Bir kelebeğin kanat çırpışı,
Güneşi hisseden bir çiçeğin açışı.
Başlangıcını kestiremiyorum,
sana dalga
ile kumsalın hikayesini anlatmak istiyorum.
Dalga,
İrili ufaklı diğerlerinin arasında
Yol kat ettikçe büyüyordu.
Köklerinden bağlıysa da yanlarına,
Başka bir şarkı söylüyordu.
Baloncuklar ve köpüklerle,
-Bilemediği
o kokusu-
Birikenler ve söyleyecekleriyle
-Kırılgan
ve akışkan dokusu-
Yol alıyordu kumsala doğru.
Kumsal,
Sayısız
dalgaların nefesleriyle,
Farklı
yaratıkların pençeleriyle,
Sürekli
şekil değiştirmekte.
Çarpışma,
Defalarca kez olanın bir
yenisi beklenmişti.
Dalga,
Bıraktı
kendini kumsala,
Saçtı
etrafa baloncuklarını.
Tasasızca
ilerlerdi, yayıldı.
Ulaşabileceği
yere kadar.
Bir an,
Gelişin
bittiği,
Gidişin
başlayacağı,
O
an,
durur her
şey.
O an,
Sessizlik…
Gidiş,
İçine
işleyerek kumsalın,
Kendisinden
bırakarak biraz da,
Mecburi
bir yönelimin gerçekleşme haliydi.
Kaydı
usulca.
Dalgaya kalan,
Şarkısını
söylemiş, köpüklerini saçmış,
Oynak
yolculuğu sonunda
Bir
an rahatlamış.
Bir an,
Sessizlik…
Kumsala kalan,
Üzerinde
yayılan kokunun zerrecikleri,
Gidişin
izleri,
Azalmışlığı bir parça daha kumlarının.
Bir an,
Sessizlik…