14 Ekim 2019 Pazartesi

Rezonans




Kelimeler,
Zihnin ucuz askerleri.
Geçmeye çalışırken yıkarlar köprüleri.

Balıklar geçiyor yanımdan,
                                            türlü deniz mahlukatları.
Gemiler geçiyor üzerimden,  
                                            yanlarında kocaman dalgaları.

Bir aralık her şey durgunlaşıyor yine,
Su berraklaşıp saydamlaşıyor.
Görüyorum,  yine sallanıyor köprüler,
Ama bu defa dans ediyor kelimeler,
Bırakmışlar yürüyüşlerini.

Dolunayın müziği eşliğinde kelimelerin ayak sesleri,
Köprünün ayaklarından denize, oradan bana ulaşıyor.

Bir tel titreşiyor,
Derinlere dalışım ile yüzeye çıkışım arasındaki ince çizgi.
Omurgamda bir kıvılcım parlıyor,
Uyuyan yılan kıpırdanıyor.




12 Temmuz 2019 Cuma

Dürümcü Bedri


Mütevazi şekilde dolu olan dolmuş ilerlerken kaptan ani bir hareketle ''DÜRÜMCÜ BEDRİ-DİKKAT ALIŞKANLIK YAPAR'' isimli tabelanın önünde durdu. Minibüs çalışır haldeyken orta kapıyı -fausssssttt- şeklinde açarak aşağı atladı ve her tarafından esnaflık akan Dürümcü Bedri'ye elini uzattı. Bedri ocağa doğru kısa bir dönüşle bir şeyler söyledi ve sonra bizim kaptanla bir anlık bakıştılar ve bedri elini kaldırarak ''iki olsun'' işaretini yaptı. Dolmuştaki diğer insanlarla birlikte Bedri'yi ve bizim kaptanı rölantideki motorun sarsıntısından titreyen camların arkasında bekliyorduk. Bedri dürümleri sararken kaptan ''koy be yau tadı başka türlü çıkmıyor'' isimli jestini tüm havaya uygun şekilde icra etti. Bedri'nin birisinin ciğerli olduğunu tahmin ettiğim ekstra soğanlı dürümleri büyük bir ustaklıkla yuvarlayarak kağıda sarıp poşetlemesi ve poşete arada bir de ayranı sıkıştırıvermesi hayranlık uyandırıcıydı. Yaklaşık 4 dakika sonra kaptan elinde poşetle minibüse atlayarak bize küçük bir bakış fırlattı. Evet onun için küçük ama bizim için büyük bir bakıştı. Hiçbir şey diyemedik. Beklerken de hiç ''cık cık - pufff'' sesi de duyulmamıştı zaten. Şüphesiz patron oydu. Koltuğuna oturdu, dürümün birinin kağıdını sıyırdı, vitesi ''çtang'' diye bire takmasıyla birlikte metalik ses dolmuşun şaftından kalbimize kadar uzanmıştı. Kaptan, ayranı baş parmağıyla delerek kafasına diktiği anda dikiz aynasından son kez bizlere baktı ve dolmuşun ilerlemesiyle havayı hoş bir soğan ve et kokusu kaplamaya başladı.