- Kısıt yaratmayı doğurur.
- Dile gelince insan oyun da kurulmuş oldu.İki insanın
anlaşamaması oyun kurallarını kabuldeki dirençte.
- Belki de birinin bizi anladığını düşündüğümüzde aldığımız
keyif, iyi bir çapraz koşu yaptığında önüne bırakılan ara pasın, tam koşu
yoluna düşmesindeki keyif gibi. Gol olmasına lüzum yok, koşu yapıldı, pas
geldi.
- Her konuşmaya başlayış yeni bir oyunu yaratmak gibi, bu
yüzden insan her zaman oyun oynamaya elverişli. En bildiğimiz kısıt (pozitif
anlamda) söz. (Kelimeler düşünceleri yarı yarıya katleder H. Cibran)
- Sanattaki bu ne şimdi la? sorusu, soyutlamadaki - oyundaki
(katman veya yaratılan dünyanın koşulları) kuralların, okunaklı olmaması ile
ilgili sanırım.
- Kimse kurallarını bilmediği bir oyunda var olamaz
- Kuralları üretilenden okuyabilmek için, oyun kurucusuna
güvenmeli.Halihazırdaki somut oyun içinde kendi kurallarını dayatmak bambaşka
bir oyun yaratacaktır. Yaratılan dünya eğilmeye müsaitse keyifli olabilir ama
sonu yok. Hareket edebilmek için kuralların bir yerde netleşmesi gerek.
- Kural üreticisinin dünyasını anlayabilmek için cepleri
doldurmak gerekli.
- Oyundaki en keyifli anlar kelimeye ihtiyaç kalmayanı değil
mi? Kişiler arası sözsüz durum özdeşliği ve kendiliğinden reaksiyon aynı
dünyada varolabilmenin en somut göstergesi.
- Oyunu oynayabilmek ise apayrı bir konu, oyuncu önce nasıl
bir dünyada neyin şeklini alacağını anlamalı, gerisi enstrüman kullanmadaki
yeteneğine ve ceplerinin dolu olmasına bağlı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder